Akıllı İlaç Kullanımı
29 Ocak 2024


Neden Akılcı İlaç Kullanımı

 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bir insanlık hakkı olarak sağlık ve sağlığa erişmekte eşitlik ilkesinden hareketle, ilaca erişebilirliğin uzun vadeli ilaç politikalarının ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Daha geniş bir çerçeveden bakıldığında bu konu tüm sağlık politikasının bir parçası  olarak değerlendirilmiştir.

 Tüm dünyada yanlış, gereksiz, etkisiz ve yüksek maliyetli ilaç kullanımı çeşitli boyutlarda sorunlara neden olmaktadır. Bu etkiler arasında hastalık ve ölüm oranlarında artış olması,  ilaçların yan etki riskinin artması, kaynakların yanlış tüketilmesiyle sonuçta temel ilaçlara bile ulaşılabilirliğin azalması, acil ve temel ilaçlara karşı gelişebilecek dirence dayalı olarak, tedavinin ekonomik ve sosyal maliyetinin artması sayılabilir. Bu nedenlerden dolayı dünyada çeşitli çözüm yolları üretilmeye, geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda dünyada “Akılcı İlaç Kullanımı (AİK)” çalışmaları başlatılmıştır.

 1985 yılında Nairobi’de yapılan DSÖ toplantısı AİK çalışmaları için başlangıç sayılmaktadır. AİK, DSÖ tarafından; kişilerin klinik bulgularına ve bireysel özelliklerine göre uygun ilaca, uygun süre ve dozda, en düşük maliyette ve kolayca ulaşabilmeleri olarak tanımlanmıştır.

 Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, ilaçların % 50′sinden fazlası uygun olmayan şekilde reçetelenmekte, temin edilmekte veya satılmaktadır. Tüm hastaların yarısı da ilaçlarını doğru şekilde kullanamamaktadır.

 Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı halk sağlığını etkileyen ciddi bir sorundur. Akılcı olmayan ilaç kullanımı hastaların tedaviye uyuncunun azalmasına, ilaç etkileşimlerine, bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların tekrarlamasına ya da uzamasına, advers olay görülme sıklığının artmasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden olur.

 Bir endikasyon için uygun ilaç, etkililik, güvenlik, uygunluk ve maliyet kriterleri dikkate alınmışsa akılcı olarak seçilebilir.

Akılcı İlaç Kullanımının sağlanması konusunda farkındalığın oluşturulması ve toplum bilincinin artırılmasında hekim, eczacı,  hemşire, diğer sağlık personeli, hasta/ hasta yakını, sektör, düzenleyici otorite, meslek örgütleri ve diğer (Medya, Akademi vb.) gruplar sorumluluk sahibi taraflar olarak sayılabilir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Akılcı ilaç kullanımı, öncelikli olarak halkın sağlığını ve toplumun çıkarını gözetir. Akılcı ilaç kullanımının sağlanabilmesi için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir:

  • Öncelikle hastanın probleminin tanımlanması, yani hekim tarafından doğru teşhisin konulması gerekmektedir. Buna paralel olarak, ilaçlı veya ilaçsız, etkili ve güvenilir tedavinin tanımlanması, eğer ilaçla tedavi uygulanacaksa, uygun ilaçların seçimi, her bir ilaç için uygun dozun ve uygulama süresinin belirlenmesi ve uygun reçetenin yazılması basamakları izlenmelidir.  Bu aşamada onaylanmış, güncel tanı ve tedavi kılavuzları esas alınmalıdır.
  • Kullanılmakta olan ve en son kullanılan ilaçlar, hastanın alerjik durumları sorgulanmalı ve hasta tarafından belirtilmelidir.
  • İlaçların nasıl, hangi dozda,  hangi sıklıkta (günde 2 defa, 12 saat arayla),  ne kadar süre (kaç gün) kullanılacağı ve hangi koşullarda saklanacağı hastaya tam olarak anlatılmalı ve hasta/hasta yakını tarafından eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
  • Hasta/hasta yakını ilacın olası yan etkileri, ilacın besin ve ilaç etkileşimleri konusunda bilgilendirilmelidir. Bu durum hasta/hasta yakını tarafından da sorgulanmalıdır.
  • İlaçlar kullanma talimatında belirtilen şekilde saklanmalıdır. Uygun olmayan saklama koşullarında ilaçların kimyasal yapılarında bozulma olabileceği yani etkisini kaybedebileceği hatta istenmeyen etkilerin ortaya çıkabileceği, zehirlenmelerin oluşabileceği unutulmamalıdır.
  • Buzdolabında saklanması gereken ilaçlar kesinlikle buzlukta saklanmamalı ve dondurulmamalıdır.
  • Hamilelik ve emzirme döneminde, çocuklarda, yaşlılarda, böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda, kronik hastalığı olanlarda, ilaç alerjisi öyküsü olanlarda ilaç kullanımı konusunda daha dikkatli olunmalıdır.
  • İlaç; hekimin veya eczacının önerisi dışında;  çiğnenerek, kırılarak, bölünerek veya suda çözülerek kullanılmamalıdır. Unutmayınız ki her ilaç buna uygun olarak üretilmemiştir.
  • İlaçlar çocukların göremeyeceği, ulaşamayacağı yerlerde, ışıktan ve nemden korunarak ve ambalajında saklanmalıdır.
  • İlaç, hekiminiz tarafından önerilen süre boyunca kullanılmalıdır. İlaç kullanımı yarıda kesilmemeli, hekime danışmadan doz değişikliğine gidilmemelidir.
  • Doz atlamamaya ve ilacı hekimin önerdiği şekilde almaya özen gösterilmelidir.
  • İlaç dışı gıda takviyesi, bitkisel ürün gibi tedaviye yönelik diğer ürünlerin bilinçsiz kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Kesilmiş veya açılmış ambalajlar satın alınmamalı, son kullanma tarihi geçmiş olan ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır.

ANTİBİYOTİKLERİ DOĞRU KULLANIN

 Antibiyotikleri doktorunuz önerdiğinde, eczacınıza danışarak kullanın.

Doktorunuz antibiyotik reçetelediğinde, tedavi talimatlarını dikkatli bir şekilde takip etmelisiniz. Sadece bu şekilde bütün bakterilerin yok edildiğine emin olabilir ve bakteriyel direnç gelişiminin önüne geçebilirsiniz.

Temel Kurallar:

1. Doz ve zaman talimatlarına uyun

Hiçbir zaman ilacınızı almanız gereken zamanı atlamayın ve reçetelenen doza sadık kalın.

2. Tedaviyi yarıda kesmeyin

Tedaviye başladıktan birkaç gün sonra kendinizi daha iyi hissetseniz bile tedavi sürecinin tamamını devam ettirin. Bakterilerin tamamen yok edilmesi ancak bu şekilde mümkündür.

3. Arta kalan ilacı saklamayın

Asla antibiyotiklerden kalanları kullanmayın.

Ne Zaman Kullanılmalıdır?

AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI

Antibiyotiklerin akılcı kullanımı, öncelikle gereksiz antibiyotik kullanımını en aza indirmeyi ve genel olarak her alanda (insanlarda, veteriner hekimlikte, tarım, hayvancılık, tekstil vb. sektörlerde) antibiyotik kullanımını azaltmayı ve bu sayede doğada bulunan antibiyotik miktarını kontrol altına almayı gerektirmektedir. Bunlar arasında, antibiyotiklerin insanlarda tedavi amacıyla uygulanmasının akılcı olarak gerçekleştirilmesi kısa vadede, diğer antibiyotik kullanımlarının kontrol altına alınmasından daha büyük bir etki ortaya çıkartabilmesi açısından özellikle önemlidir.

Akılcı antibiyotik uygulaması, antibiyotik tedavisinin gerektiği durumlarda hastanın bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak doğru antibiyotiğin uygun dozda ve doğru uygulama yoluyla, uygun tedavi süresi boyunca gerçekleştirilmesini gerektirir. Burada dikkat edilmesi gereken ilk husus, antibiyotik kullanımının gerekliliğinin doğru değerlendirilmesi ve hastaların bu konuda bilgilendirilmesidir.

Bir hasta için planlanan ilaç tedavisinin akılcı olması için, ilacın etkililiğinin, güvenliliğinin, maliyetinin ve hastanın klinik durumuyla (yaş, allerji hikayesi, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, gebelik gibi özel durumlar, diğer hastalıklar, yaşam tarzı, kullandığı ilaçlar vb. gibi) uygunluğunun değerlendirilmesi, planlanan tedavinin hastaya etkili olarak anlatıması ve hastanın tedaviye uyumunun izlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, akılcı ilaç uygulaması sadece “doğru” reçete yazmayı değil, doğru muayene ve tetkiklerin yapılarak doğru tanıyı koymayı, hastayla etkili bir iletişim kurmayı, diğer sağlık çalışanlarıyla işbirliğinde bulunabilmeyi ve hastanın tedaviye uyumunun ve tedavinin etkililiğinin izlenebilmesini gerektirmektedir.

Akılcı antibiyotik uygulaması yukarıda bahsedilen akılcı ilaç uygulamasının genel gerekliliklerinin hepsini gerektirmenin yanında, reçetelenen antibiyotiğin antibiyotik direnci açısından ayrıca değerlendirilmesini gerektirmektedirPiyasaya yeni sürülmüş  ve dirençli enfeksiyonların tedavisi için saklanması gereken ilaçların gelişigüzel kullanılmasından kaçınılması, buna bir örnek olabilir.

Dirençli bakterilerin seçilmesini engellemek amacıyla genel bir prensip olarak hastanın enfeksiyon hastalığının tedavisi, akılcı ilaç seçimi için gerekli kriterleri sağlayan ilaçlar arasında etki spektrumu daha dar ve daha uzun zamandır kullanılmakta olan ilaç (öncelikle monoterapi) olarak planlanmalıdır. Bununla birlikte enfeksiyon etkenin bilinmediği ve tedavinin bir an önce ampirik olarak planlanması gereken durumlarda geniş spektrumlu bir ajan tercih edilir. Benzer şekilde bazı durumlarda antibiyotik direnci gelişimini engellemek için kombine antibiyotik tedavisinin uygulanması gerekir. Bu kararların akılcı olarak verilebilmesi için hekimlerin ulusal ve uluslarası kurumlarca hazırlanan tedavi kılavuzlarını düzenli olarak takip etmeleri ve bu kılavuzlarla uyumlu reçeteleme davranışı göstermeleri gerekmektedir.



ANTİBİYOTİKLER NE ZAMAN KULLANILMALIDIR?

Enfeksiyon hastalıkları bakteriler, virüsler, funguslar ve parazitler gibi çeşitli mikroorganizmaların neden olduğu hastalıklara verilen isimdir. Enfeksiyon hastalıklarının tedavisi, diğer tüm hastalıkların tedavileri için de geçerli olmak üzere, ilaçlı ve ilaçsız tedavi olarak ikiye ayrılabilir. İlaçsız tedaviler ilaçlı tedaviye ek olarak uygulanabileceği gibi, tek başına da uygulanabilir. Enfeksiyon hastalıklarında ilaçsız tedavi uygulamalarının ana fikri vücudun enfeksiyon hastalıklarına neden olan patojen mikroorganizmalara verdiği cevabın daha etkili olmasının sağlanması ve patojen mikroorganizmaların vücutta yaşaması, çoğalması ve farklı insanlara bulaşarak yayılmasına kolaylık sağlayan faktörlerin ortadan kaldırlmasıdır. Bu sayede enfeksiyonların tedavisi vücudun kendi bağışıklık sistemi tarafından sağlanabileceği gibi, antimikrobiyallerin etkileri de artırılabilir.

Enfeksiyon hastalıklarının ilaçlı tedavisi enfeksiyona neden olan mikroorganizmaya göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, toplumda yaygın olarak kullanılan antibiyotik ilaçlar sadece bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde etkilidir. Dolayısıyla, bir hastalığın tedavisinde antibiyotiklerin kullanılması için, klinik olarak ve/veya laboratuvar testlerine dayanarak bakteriyel enfeksiyon tanısının konması gerekmektedir.

Toplum genelinde antibiyotik kullanımının en sık nedenlerinden birisi olan üst solunu yolları enfeksiyonlarının büyük bir kısmı viral enfeksiyonlara bağlıdır. Bu hastalıklar genellikle kendi kendini sınırlayan ve doktorun tavsiye ettiği ilaçsız tedaviye hastanın uyunç göstermesi durumunda herhangi bir komplikasyona neden olmaksızın 7-10 süre içinde tam iyileşme sağlanan bir klinik tabloya neden olurlar. Virüslerin neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının tedavisi için antibiyotik kullanımı hastalığın iyileşme sürecini hızlandırmayacağı gibi hastada antibiyotiklere dirençli bakterilerin seçilmesine ve daha sonra bu bakterilerin, hastada veya hastayla temas eden başka insanlarda antibiyotiğe dirençli bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının gelişmesine yol açmasına, neden olabilir.

Viral enfeksiyonların neden olduğu hastalık tablosu klinik olarak bakteriyel enfeksiyon hastalıklarına büyük ölçüde benzerlik gösterdiği için bu tanının sadece hekim tarafından konulması önemlidir. Hekimlerin de bakteriyel enfeksiyon tanısı koyarken ulusal ve uluslarası tanı ve tedavi rehberlerine uyum göstermeleri gerekmektedir.

Hastalık etkenin bakteriler olduğuna karar verilmesi durumunda da, ilaçlı tedavinin tek tedavi olmadığı göz önünde bulundurulmalı ve ilaçsız tedaviye gereken özen gösterilmelidir. Bazı bakteriyel enfeksiyonların da kendilerine sınırlayan hastalık tablolarına neden olduğu ve dikkatli izlem ve değerlendirmeyle sadece ilaçsız tedaviyle tedavi edilebilecekleri unutulmamalıdır.

Hastaya antibiyotik tedavisi reçetelenmesi durumunda, bu tedavinin uygun ve yeterli olması, hastanın tedaviyi anladığından emin olunması, hastanın tedaviye uyumunun ve tedavinin etkililiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bunları Biliyor musunuz?

  • Antibiyotiklerin, bazı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bakterileri öldüren ve/veya üremesini durduran ilaçlar olduğunu;
  •  Virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemediğini, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklarda antibiyotiğin yerinin olmadığını, iyi bir bağışıklık sisteminin bu tür hastalıkları yenebileceğini;
  • Antibiyotiğin ateşi düşürmediğini, ağrıyı dindirmediğini;
  • Her antibiyotiğin her hastalıkta kullanılamayacağını;
  • Antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olmasının yanı sıra doz aralıklarının uygunsuz olmasının da antibiyotik direncine yol açtığını;
  • Antibiyotiğe duyarlı bakterilerin antibiyotiğe maruz kaldıklarında öldükleri halde, dirençli bakterilerin büyümeye ve çoğalmaya devam edebildiğini, bu dirençli bakterilerin toplumda hızla yayılarak diğer insanlarda enfeksiyonlara neden olabildiğini;
  • Uygunsuz antibiyotik kullanımının, antibiyotiklere karşı direnci artırdığını ve antibiyotik kullanımı gerektiğinde yetersiz kalındığını;
  • Artan antibiyotik direncinin günümüzde ve gelecekte antibiyotiklerin etkinliğini tehdit ettiğini;
  • Etkili antibiyotikler olmadan yoğun bakım, organ nakli, kanser kemoterapisi, yeni doğan bebeklerin bakımı veya kalça ya da diz protezi ameliyatı gibi yaygın cerrahi işlemlerin uygulanmasının mümkün olamayacağını;
  • Ülkemizde antibiyotiklerin, en çok kullanılan ilaçlar içerisinde olduğunu ve ne yazık ki bunların önemli bir kısmının gereksiz ya da yanlış kullanıldığını;
  • Bugün dirençli bakterilerin  neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının  dünyada ve ülkemizde insanlığı tehdit eden ciddi bir sorun haline geldiğini;
  • Bazı ülkelerde doğru antibiyotik tedavisinden yoksun olan insanların hayatlarını kaybettiğini ve uygunsuz kullanımdan kaynaklı antibiyotik direncinin her kıtada endişe yaratmaya devam ettiğini;
  • Antimikrobiyal direncin yüksek olduğu ülkelere seyahatte bulunan yolcuların, dirençli bakteriler tarafından kolonize ve enfekte olmuş olmuş şekilde geri dönerek ülkelerine bunu yaydığını;
  • Eğer antibiyotik kullanımı kontrol altına alınamazsa kolaylıkla tedavi edilebilecek bir enfeksiyon hastalığının bile, direnç nedeniyle ölümcül olabileceğini, insanlığın antibiyotik öncesi çağa geri dönmek durumu ile karşı karşıya kalacağını;
  • Dünya SAğlık Örgütü’nün, toplumları büyük tehlikelerin beklediği konusunda uyardığını ve antibiyotik direncinin artık küresel bir tehdit oluşturduğunu ilan ettiğini;
  • Etkinliği bilinen bir antibiyotik yerine, yeni olan ve etkinliği iyi bilinmeyen bir antibiyotiğin seçilmesinin, aynı etkinlikte daha ucuz antibiyotik varken pahalı antibiyotiğin seçilmesinin, gerekli olmadığı halde birden fazla antibiyotiğin kullanılmasının da uygunsuz antibiyotik kullanımı olduğunu;
  • Uygunsuz antibiyotik kullanımının önemli sonucu olarak; dirençli mikroorganizmaların vücut florasına hakim olacağını ve buna bağlı enfeksiyon seyrinde, hastanede kalış süresinde ve hastalığa bağlı ölüm oranlarında artış olacağını;
  • Antibiyotik kullanımıyla ishal gibi yan etkilerin görülebileceğini;
  • Hekim önerisi ve eczacı danışmanlığı olmadan kullanılan antibiyotiklerin, sonu ölümlere varabilecek ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini;
  • Birine iyi gelen antibiyotiğin başkasına zarar verebileceğini;
  • Kişinin daha önceki bir hastalıkta kullandığı antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalansa bile etkili olamayabileceğini;
  • Gereksiz kullanılan her ilaç gibi gereksiz antibiyotik kullanımıyla da istenmeyen yan etkilerin görülebileceğini;
  • Önemli bir halk sağlığı sorunu olan, uygunsuz antibiyotik kullanımının diğer zararlarının yanı sıra ekonomik ve sosyal maliyetin artışına neden olduğunu;
  • 2011 yılında Türkiye’de “İlaç Takip Sistemi (ITS)’nden alınan verilere göre eczanelerden satışı yapılan toplam 1.277.367.512 kutu ilacın %16,11 sının Sistemik Antienfektif ilaçlardan oluştuğunu;
  • Hekimlerinin reçetelerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve kendilerine geri bildirim verilebilmesine imkan veren “Reçete Bilgi Sistemi (RBS)” verilerine göre 2011 yılında birinci basamaktaki aile hekimlerinin düzenlemiş oldukları 129.953.746 reçetenin %34,94’ünün antibiyotik içerdiğini;
  • “Reçete Bilgi Sistemi (RBS)” verilerine göre 2011 yılında birinci basamaktaki aile hekimlerinin düzenlenmiş olduğu reçeteler değerlendirildiğinde; toplam 439.539.673 kutu ilacın reçete edildiği ve bunun %12,71 oranıyla 55.878.010 kutusun antibiyotiklerden oluştuğunu;

 

Antibiyotikler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

  • Antibiyotikler yalnızca bakteriler için etkilidir, virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemez.
  • Antibiyotik ateş düşürmez, sadece uygun ve doz ve şekillerde kullanılan antibiyotik, hastalığın kaynağı olan enfeksiyonu ortadan kaldırdığı için ateş düşer.
  • Soğuk algınlığı ve grip çoğunlukla kendi kendine iyileşebilen hastalıklardır. Antibiyotik alımı gerekmez.
  • Antibiyotik, sizin grip ve soğuk algınlığını atlatmanıza yardımcı olmaz.
  • Antibiyotik ağrıyı dindirmez, burun akıntısını, öksürüğü hafifletmez.
  • Antibiyotik, grip ve soğuk algınlığının başkalarına geçişine engel olmaz.
  • Hekim önerisi olmadan kullandığımız antibiyotiğin etkisi olmayacağı gibi, yaygın ve yanlış kullanıldığında hızla direnç gelişir.
  • Antibiyotiklere karşı direnç geliştiğinde, esas etki beklediğimiz bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde bu antibiyotikler etkili olamaz.

Her antibiyotik her hastalıkta kullanılmaz.